Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
Bu kitabı okumaya nasıl karar verdim? Yakın zamandaki şu skandaldan dolayı okumaya başladığımı düşüneceksiniz. Ama öyle değil. Skandal, ben kitabı okurken oldu. Sosyal medyada arkadaşlarımdan birkaçı kahvenin yanında bu kitapla fotolarını paylaştılar:) Uykusuz dergisi de buna dair bir kapak yaptı hatta:) Tesadüf işte. Malum, ömrüm sınırlı ve binlerce kitap var. Zaten çok okuyan biri de değilim. Beğenmeyip yarım bıraktığım çok olmuştur. Bırakıp başka bir kitaba başlasam iyi. Kötü tercihlerin sonucu bende hep aynı oldu; kitap okumadığım uzun periyodlar. Bu durumda ben de ne yapmaya karar verdim? Tavsiye üzerine seçim yapmaya. Diyebilirsiniz ki başkasının beğendiğini sen beğenmeyebilirsin. Doğru, bunu da yaşadım. Arkadaş tavsiyesi üzerine okumaya başlayıp yarım bıraktığım kitap da oldu. Bunu da hatırlayıp, birine sormaktansa birçok kişiye sormaya karar verdim. Google’a danıştım. Çok kişinin üzerinde mutabakat sağladığı, “okunması gereken” sıfatını hak eden kitapları en doğru bu şekilde bulurum diye düşündüm. Binlerce filmin hepsini izleyemeyecek olduğumu bilip, öncelik sırası vermem gerektiğini düşünüp, IMDb listesinden film seçtiğim gibi. Google arama butonuna “okunması gereken kitaplar” yazdığımda, karşıma çıkan linkleri incelediğimde listelerin benzer olduğunu gördüm. Şu linke, http://www.neokur.com/liste/74/mutlaka-okunmasi-gereken-kitaplar tıkladığımda gördüm ki, listenin başında “Kürk Mantolu Madonna” var. Tercih etmem bu şekilde oldu. Geleyim kitaba. Kitapta acayip bir kasvet var. En başından en sonuna. Enerjimi sömürdüğünü hissettim ama sürükleyici. Anlamamın zor olmadığı, Osmanlıca kelimelerin çokça bulunduğu bir dili var. Psikodinamik açıdan bolca malzeme var. Ana karakter Raif Bey’le tanıştığımda, "bu nasıl adam bitki gibi" diye geçti içimden, sonradan nedenini anladım kitabı bitirince. Yazar da bitki diye tanımlıyor Raif Bey’i. Önce meraklandırıp sonra merakı giderme kurgusu çok iyi ayarlanmış. Çarpıcı final, son sayfalara kadar ustalıkla ertelenmiş. Şimdiki iyi dizilerde yönetmenlerin yaptığı gibi. Çok sürükleyici olsa da bu kasvetli yapısından olsa gerek, bir solukta bitiremedim. Babamın bir gecede okuduğu küçücük kitabı birkaç ayda bitirdim. Bu yüzden, düşüne düşüne okumuş oldum. Raif bey ailesinden alamadığı doyumun eksikliği nedeniyle hayatla çok barışık olmayan, hayat enerjisi az olan bir karakter. İçe kapanık ve hayat iddiası zayıf. Distimik özellikler gösteriyor. Çaba göstermese de kendini ve hayatın anlamını aradığını hissettim, bu da olmasa akabinde intihar düşünceleri olurdu herhalde. Hasbelkader Almanya’ya tahsil için gittiği bir süreçte Kürk Mantolu Madonna ile tanışıyor ve hayatı değişiyor. Bütün hayat yatırımını ona yapıyor. Hayatının, Kürk Mantolu Madonna'lı günlerini beyaz, kalan tüm ömrünü simsiyah diye tanımlıyor. Aşkın etkisiyle yeniden doğuyor. Yazar burada aşkın gücüne gönderme yapıp galiba gerçek hayatında bulamadığı aşkı kitabında buluyor. Bu ilişki, yer yer sado-mazoşist örüntü gösteriyor. Kürk Mantolu Madonna ise travmatik öz geçmişi olup bağlanma sorunları yaşayan bir karakter (benim anladığım). Hem bağlanmak istiyor hem korkuyor. Bu sırada Raif Bey'e de ilişki sürecinde sadistçe acı çektiriyor. Sonrasında olup bitenlere girmeyeyim yoksa tüyo vermiş olurum. Ağır mazoşist kişilik özellikleri gösteren Raif Bey'in bitkisel hayatı, mazoşist birinin muhtemel çalkantılı hayatıyla da çelişiyor. Hayattan kopmuş, boş vermiş insanlar gördüm, etrafımda var. Acaba onlar da Raif Bey gibi hayat yatırımlarını tek bir şeye yapıp hayal kırıklığına uğramış olabilirler mi?