Erikli
Her tarafı denizle çevrili olan İstanbul'un, sahillerinin, maalesef kalabalığı ve kirliliği herkesin malumu. Barcelona’da, Barcelonata plajında iğne atsan yere düşmeyecek o kalabalıkta havlumu serecek yer bulamazken temiz bir plaj ve deniz gördüğümde neden İstanbul’u bu hale getirmişiz, neden gerekli önlemleri almamışız diye çok hayıflanmıştım. İstanbul’un plajları da temiz olsaydı Antalya ve Bodrum bu kadar büyük turizm merkezi olur muydu sorusunu da sormuştum kendi kendime. İstanbul’un bu durumu insanı arayışa itiyor. Benim gibi uçak korkusu olan biri için, hafta sonları bir gece ve iki günlük uçakla gidilebilecek temiz noktalar seçenek dışı oluyor. Askerliğimi Çanakkale’de yaptığım bir yıl boyunca (2011) Kuzey Ege’nin güzelliklerini görme şanslılığına nail oldum. Güzel doğası, sıcaktan bunalmanızı önleyen rüzgârlı temiz havası, sakinliği, henüz kentleşmemiş olması, soğuk berrak denizi, ucuz rakı-balık mekânları, ilgilisi için tarihi ve en önemlisi İstanbul’a yakınlığından dolayı hala yazları her fırsatta Kuzey Ege’ye kaçıyorum. Assos Antik Liman en sık tercih ettiğim noktaydı fakat son zamanlarda, gidiş-geliş, trafik nedeniyle eziyete dönüşmüş durumda. İstanbul kalabalığı sadece beş yılda Kuzey Ege’yi enfekte etmiş durumda. Feribot sırası ve pazar akşamı İstanbul dönüşü felaket bir hal alıyor. Ayrıca, genellikle son dakika planıyla gittiğim için, otellerde ya yer bulamıyorum ya da fahiş fiyatlarla karşılaşıyorum. Çözüm olarak alternatif noktalara bakmaya başladım. Bunlardan ilki de Erikli oldu, son bir ayda iki kez günü birlik gittim. Erikli İstanbul’dan kara yoluyla gidilebilecek en yakın kuzey ege sahili. Trafiğe ve hızınıza bağlı olmakla birlikte hız limitlerini aşmadan 3,5 saatte vardım. Yol, son 30 km’lik kısmı hariç bölünmüş olduğu için rahat bir yolculuk oldu. Feribot geçme zahmeti de yaşamamış oldum. Dönüş trafiği hariç (pazar günü en geç öğlen 12 gibi çıkarsanız o da muhtemelen olmaz) ulaşımla alakalı bir sorun yaşamadım. Erikli sahiline vardığımda hemen hemen hiç yatırım yapılmadığını, enine geniş bir plajı olduğunu, plaj kenarında derme çatma bakımsız yazlıklar olduğunu, köylülerin oturdukları evlerinde oda kiraladıklarını, plajın kalabalık olduğunu gördüm. Eli yüzü düzgün sakin bir plaj yok diye karamsarlığa bürünürken Erikli Otel’i gördüm. Tabii ki boş oda yoktu, yine de fiyatları sorduğumda böyle bir yer için pahalı geldi (oda kahvaltı kişi başı 180 TL). En azından kişi başı 25 TL vererek size verilen kart ile plajını günlük kullanabiliyorsunuz. Plajı aslında otele ait değil, halka açık, seyyar satıcılar dolaşıyor, mısır yiyebiliyorsunuz mesela. Plajı mavi bayrağa sahip, deniz temiz, kum güzel, hava rüzgârlı ve bunaltmıyor, müzik yayını var, isterseniz plaj görevlisine sipariş verip yeyip içebiliyorsunuz. Yemekleri güzeldi, kişi başı 35 TL’ye doyuyorsunuz, bira 10 TL. Konaklamadığım için otelin odaları hakkında bir fikrim yok. Bir Assos kadar keyifli olmasa da ulaşım kolaylığı avantajıyla hafta sonları için günübirlik bile gidip gelmeye değer bir yer. Konu açılmışken şundan da bahsetmek isterim. Çanakkale’ye bir boğaz köprüsünün şart olduğunu feribot sırasında bekleyenler iyi bilir, ben oradayken Çanakkale halkının çoğu köprüye karşı çıkıyordu, hükümet düğmeye basmış durumda, umarım en kısa sürede inşa edilir, hizmete açılır, İstanbul’da yaşayanlar için çok makbule geçer. Sadece köprü değil, Çanakkale sonrasındaki Küçükkuyu’ya kadar Kaz Dağları’ndan inen o tehlikeli dar ve virajlı yolun bölünmüş yola dönüştürülmesi gereğini de kamyonlar arkasında oluşan uzun kuyrukta bekleyenler iyi bilir. Umarım bu yol da bir an önce yapılır. Erikli dönüşünde Tekirdağ Özcanlar Köfte ’de yemek molasını da eklemem lazım.